MİLLETVEKİLİ GÜNEŞ; ” Bugün, yaraları şefkatle sarma günüdür”
MİLLETVEKİLİ GÜNEŞ;
” Bugün, yaraları şefkatle sarma günüdür. Bölüşürsek tok oluruz.Bölünürsek yok oluruz.”
AK Parti Karabük Milletvekili Niyazi Güneş TBMM’de bir basın toplantısı düzenledi.


Vekil Güneş,Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşamını yitiren vatandaşlara Allah’tan rahmet yaralılara acil şifalar dileyerek,85 milyon tek yürek olarak depremin yaralarını saracaklarını ve acıları birlikte dindireceklerini söyledi.
Güneş düzenlediği basın toplantısında şu ifadelere yer verdi;
“Depremin yüreklerimizde meydana getirdiği üzüntünün tarifi mümkün değildir. Gönül dünyamızda oluşturduğu ruhi bunalım ise hâlâ devam etmektedir.
İnsanlar, tabiat ve felâketler karşısında ne kadar aciz ve çaresiz kalabileceklerine bir kez daha şahit oldular. Dünyanın her yerinden değişik dinlere ve farklı kültürlere mensup arama kurtarma ekipleri, bu acı karşısında harekete geçerek, depremde zarar görenlere katkıda bulunmak ve enkaz altında kalan kardeşlerimizi sağ çıkartabilmek için ülkemize akın ettiler. Bu davranışlarıyla insanlık ailesinin cevherinde asıl olanın, sevgi ve merhamet olduğunu; kin ve düşmanlıkların ise gerçek karşısında kaybolmaya mahkûm olduğunu dünyaya gösterdiler.
“Asrın Felaketi” olarak yaşadığımız deprem sonrasında yüce meclisin tüm üyeleri bölgede olmaya, depremzedelerin ihtiyaçlarını gidermeye, onların acılarını paylaşmaya gayret ettik. Birçok acı ve tasaya birlikte şahit olduk.
Öncelikle gerek depremin etkilediği bölgenin genişliği gerekse çetin kış koşulları ilk etapta çalışmaları zorlaştırmış olsa da deprem anından itibaren devletimiz tüm kurumlarıyla milletimize hizmet için canhıraş bir şekilde seferber olmuştur. Arama kurtarmadan, destek, yardım ve güvenliğe, yaralıların sevkinden yardımların ulaştırılmasına kadar; polisiyle, askeriyle, jandarmasıyla, tüm güvenlik güçleriyle seferber olmuştur.
Aziz milletimiz yaşanan bu felaket karşısında birlik olmuş, herkes gücü nispetinde depremzede kardeşlerimize yardım etmiştir ve etmeye de devam etmektedir.
Yardımsever Türk milletine yüce meclisin bir üyesi olarak şükranlarımı sunmanın önemli bir borç olduğunu ifade ederek, deprem bölgesinde bizzat şahit olduğum hususları ve bu konudaki duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim.
Peki bu şahitlikte neler gördüm ?
Ülkemizin dört bir yanından koşup gelen çeşitli vakıf, dernek, sendika, STK, belediye, sivil binlerce gönüllü insanın canla başla çalıştıklarını gördüm.
Yardım etmek için, bir can daha kurtarmak için, sevgiyle bir eli tutup hayata bağlamak için mücadele eden gönül erlerini gördüm.
“Acımıza, hüznümüze ortak oldunuz, buralara kadar geldiniz” diyen, dillerinden duayı eksik etmeyen, ağlayarak omzumuza yaslanan çaresiz kardeşlerimizi gördüm.
Bir yanda yıkılan binalar ve enkazları, öte yanda onların arasında acıyı yüreğine katık etmiş, ağlamaktan göz pınarları kurumuş babaları, anneleri gördüm.
Bir anda her şeyini kaybeden, akrabalarını, sevdiklerini kendi elleriyle toprağa veren metanetli gönüller gördüm.
Hayatın anlamının sadece mal ve mülkten ibaret olmadığını bilen, tevekkül eden insanları gördüm.
Vicdanın ve merhametin, sabır ve metanetin, başkalarının derdiyle dertlenmenin, paylaşmanın, muhabbetle kucaklaşmanın ne kadar kıymetli bir erdem olduğunu gördüm.
Bütün bunlarla birlikte tedbirli olmanın ne kadar önemli olduğunu, doğru iş yapmanın erdemini, yitip giden canların önce tedbire, sonra takdire ve tevekküle bırakılması gerektiğini gördüm.
Biliyorum bugün, herkesin pek çok sözü erteleme günüdür.
Bugün, taziye günüdür, teselli günüdür..
Bugün, vefat eden kardeşlerimiz için dua günüdür.
Bugün, elleriyle betonları kazıyarak enkaz altındaki canları kurtaran kardeşlerimize minnet ve şükran günüdür.
Bugün, yüreklerdeki umudu tekrar yeşertme günüdür.
Bugün, yaraları şefkatle sarma günüdür.
Bugün, bizi biz yapan birlik ve beraberlik duygularını pekiştirme günüdür.
Bugün, depremle yıkılan 11 ilimizi tekrar ayağa kaldırmak için seferberlik günüdür.
Milletimiz çok acılar çekti. Çok darlıklar, depremler, nice işgaller, nice savaşlar gördü. Yandı, sele kapıldı. Bunların çoğunu tarih kitaplarından okuyoruz. Bazılarına da bizzat şahit olduk. Bugün ise canımız yanıyor, içimiz sızlıyor.
Şehirlerimiz yıkıldı, toprağımız sarsıldı. Fakat aziz milletimiz sarsılmadı, umudumuz sarsılmadı. Unutmayalım ki insanlığımızın ve inancımızın sarsılması, yeryüzünün sarsılmasından daha tehlikelidir.
Yüreklerimizi parçalayan bu acı bizi yekpare yaptı, yekvücut olduk. El ele, yürek yüreğe verip kenetlendik. Enkaz altından çıkan her canla sevindik. Bebeklerin o şaşkın bakışları sona erince, çocukların masum bekleyişleri bitince, yetişkinler enkazdan çıkıp çaresizlikleri kurtuluşa erince, ne kadar da mutlu olduk. Hiç tanımadığımız insanların nefes alışıyla sevinmeyi öğrendik.
Öyleyse şimdi bu derslerden ibret alma zamanı.
Bir olma, beraber olma, iri olma ve diri olma zamanı.
On binleri bulan merhumlarımız, Rahmân’a teslimdir. Her biri inanıyoruz ki manevi şehit hükmündedir. Şimdi yapılması gereken, gücümüzü hayatta kalan kardeşlerimize çevirmek, onların dertlerine derman, yaralarına merhem olmaktır.
Bu soğuk günlerde bedenimizin bağışıklık sistemini güçlü tutmak ne kadar önemliyse, manevi ve toplumsal bağışıklığımızı da güçlendirmek bir o kadar önemlidir. Bir taraftan ekmeğimizi bölüşürken, diğer taraftan toplumsal birliğimiz ve dirliğimiz için azami çaba göstermeliyiz. Zira toplumsal barışa, her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğu zor günlerden geçmekteyiz. Hep birlikte yekvücut olup yaralarımızı sarmaya devam edeceğiz.
Unutmayalım ki,
Bölüşürsek tok oluruz.
Bölünürsek yok oluruz.
Bu sebeple böylesi zor zamanlarda millet olmanın gereği, kardeşlik ruhumuzu canlı tutmaktır. Duyarlı ve samimi olmak, birbirimizin derdiyle dertlenmektir.
Darda kalan kardeşlerimizin işini kolaylaştırmak, afetle sarsılan dünyalarına güven aşılamaktır. Kimsesiz, yalnız ve yardımsız olmadıklarını onlara hissettirmek, ellerinden tutmaktır. Şüphe ve endişeye, fitne ve fesada asla fırsat vermeden, kardeşlik ahlakını yüceltmektir.
Devlet-millet el ele vererek, 85 milyon tek yürek olarak yaralarımızı saracağız, acılarımızı birlikte dindireceğiz.
Daha önce Van, Bingöl, İzmir depremlerinde, Manavgat ve Muğla yangınlarında, Kastamonu sel felaketinde olduğu gibi, nasıl şehirlerimizi inşa ve ihya ettiysek en kısa zamanda bu bölgelerimizi de yeniden daha güzel bir şekilde inşa ve ihya edeceğiz.
Bizler her zorlukla beraber bir kolaylığın olduğuna inanan bir milletiz. Millet olarak bu zor günleri de birlikte atlatacağız.
Sözlerimi bitirirken yüce heyetinizi en kalbi dileklerimle selamlarım. Rabb’im ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten ve musibetten muhafaza buyursun. Rabb’im bizlere ve aziz milletimize bir daha böyle acılar yaşatmasın.”