5 yılda 5 bin 500 yıllık tarihi ortaya çıkardılar
17 yıl önce kazı çalışmalarına başlanan, yapılan kazılarda M.Ö 1. yüzyıllardan M.S 8. yüzyıla kadar kullanıldığı tahmin edilen ve “Karadeniz’in Zeugması” olarak adlandırılan Karabük’ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianaupolis Antik Kenti’nin geçmişinin, son 5 yıldaki kazı çalışmalarıyla M.Ö 3500’lü yıllara kadar dayandığı ortaya çıktı.
Eskipazar ilçesinin 3 kilometre doğusunda bulunan Hadrianaupolis Antik Kenti’nde 2003’te başlatılan kazı çalışmaları Kastamonu Müzesi başkanlığında Karabük Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ersin Çelikbaş’ın koordinatörlüğünde sürdürülüyor. Antik kente at, boğa, fil, panter, geyik, tavus kuşu gibi birçok hayvanın tasvir edildiği mozaikler yer alıyor.
12 kilometrekare alanı içine alan bölgede iki hamam, iki kilise yapısı, bir savunma yapısı, kaya mezarları, tiyatro, bir kemerli ve kubbeli yapı, anıtsal kültik niş, sur, villa, diğer anıtsal binalar ile bazı kült alanları gibi 14 dağınık kamu ve diğer tür yapılar yer alıyor.
Antik kentteki kazı çalışmalarında ayrıca kaya mezarı içinde iskeletler, antik döneme ait para, kemik toka ve bir unguentarium (gözyaşı şişesi), 2. yüzyıla ait mezar, 1800 yıllık adak levhası gün yüzüne çıkarıldı.
“Geçmişi 5 bin 500 yılına kadar gitti”
2017 yılında kazısı başlayan ve halen devam eden “Kilise C” yapısının altında Erken Roma dönemine ait yapı ortaya çıktı. Kilisenin altından başka bir yapının çıkmasıyla Hadrianaupolis Antik Kenti’nin kuruluşunun M.Ö 1. yüzyıldan daha da eski olduğu, M.Ö 3500 yılına kadar gittiği tespit edildi.
Kazı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ersin Çelikbaş, yaptığı açıklamada kazıların 12 aylık dönemle yapıldığını söyledi. Hadrianoupolis’te yapılacak çalışmaların uzun soluklu olduğunu, uzun soluklu kazıların da bilimsel ve turistik açıdan getirisi olacağını ifade eden Çelikbaş, “Hadrianoupolis kazı ekibi tarafından bilimsel kazılara devam edilirken, diğer taraftan kazılan alanların projeleri gerçekleştirilerek ziyarete açılması amaçlanmaktadır.
Hava şartları el verdiği sürece devam etmesini planlıyoruz. Hadrianoupolis kazısının meyvelerini almaya başladık. Özellikle bilimsel açıdan çok önemli bulgulara rastladık. 17 yıldır Hadrianoupolis’te çalışmalar devam ediyor, yapılan çalışmalarda bizden önce önemli bilgilere ulaşmışlardı.
Bizim farklı noktalarda yaptığımız çalışmalar daha farklı bilgilere ulaşmamızı sağladı. Bugüne kadar yapılan yayınlarda Hadrianoupolis’in 2 bin 100 yıllık, yani M.Ö 1. yüzyıl Geç Hellenistik’e ait bir dönemde ilk kurulma evresinin olduğu söyleniyordu.
Bu yılki kazılar bize Hadrianoupolis coğrafyasında, kentinde yerleşimin Geç Kalkolitik dönemde başladığını gösterdi. Bu da günümüzden yaklaşık 5 bin 500 yıl öncesini işaret etmektedir.
Hadrianoupolis’in tarihi bilinenin 3 bin yıl daha gerisine, geçmişine gittik. Bunu somut verilerle destekledik. Güney nekroplünde yapmış olduğumuz çalışmalarda Geç Kalkolitik döneme ait olabileceğini tahmin ettiğimiz ‘sunu çukurları’ ve bunların içerisinde seramik buluntular ortaya çıktı” dedi.
” Kilise erken Roma donemine ait bir yapının üzerine inşa edilmiş”
Hadrianoupolis’in daha eski bir yerleşim yeri olduğunun bu yıl yapılan çalışmalarla kanıtlandığını, Hadrianoupolis’in böyle bir geçmişe sahip olmasında coğrafi konumun da çok önemli olduğunu aktaran Çelikbaş, “Çok verimli bir arazi üzerine bir vadi içerisinde konumlanmış durumda. Hadrianoupolis’teki yapılar teraslandırılmış düzlük alanlarda yer almakta, bir vadi içerisinde olması sebebiyle.
Dolayısıyla en erken dönemden M.S 8. yüzyılın sonlarına kadar Hadrianoupolis sürekli bir yerleşim görmüş. Bu yerleşimler yeni açılan noktalarda değil, var olan teraslandırılmış alanların tekrar üzerine yapılarak devam ettirilmiştir.
Kilise yapısı kendisinden daha önceki döneme ait ‘Erken Roma’ diyeceğimiz bir döneme ait yapının üzerine inşa edilmiş. Bu seneki yapmış olduğumuz kazılarda da bunu tespit ettik. Tüm bu verileri bir araya getirdiğimizde Hadrianoupolis’in jeopolitik konumu, coğrafyası, iklimi, sahip olduğu bitki örtüsü bunları bir araya getirdiğimiz zaman Hadrianoupolis’in ne kadar önemli bir kent olduğunu görmekteyiz. Hadrianoupolis sadece Geç Antik dönemde değil, erken dönemlerinde de önemli bir merkez durumundaydı.
Hadrianoupolis Teritoryası içerisinde elde ettiğimiz M.S 2. yüzyıl yazıtında Hadrianoupolis’in bölgenin en önemli pazar noktası olduğu tespiti yazısına ulaşmıştık. Dini açıdan da çok önemli bir yer Hıristiyanlık alemi açısından. Hadrianoupolis önemli bir hac merkezi olarak antik dönemde saygı görmüş. Bizden önceki ve bu sene yaptığımız kazılarda da Hıristiyanlık dönemine ait önemli verilere ulaştık. Bu konuda çalışmalara devam ediyoruz” diye konuştu.
“Stylos Alypius’un mezarı Hadrianoupolis’te”
Hadrianoupolis’teki çalışmaların sadece Anadolu’nun değil, tüm dünyanın ilgisini çektiğini vurgulayan Çelikbaş, şunları kaydetti:
“Burada Hıristiyanlık dünyası açısından ‘Stylos Alypius’ isminde önemli bir zat yaşamış. Stylos Alypius ile ilgili antik kaynaklar bir erkek ve bir kız manastırının ona atfedildiğini belirtiyor, antik kaynaklarda burada vefat ettiğinden bahsediliyor. Stylos Alypius ile ilgili somut verilere ulaşacak olursak gerçekten çok etkileyici ve dikkat çekeceğinden eminiz.”
“50 bin nüfuslu önemli bir şehir”
Hadrianoupolis’te en önemli alanlardan birisinin de ‘Güney Nekropol” olarak adlandırılan alan olduğunu belirten Çelikbaş, “Güney Nekropol’ü kaya mezarlarından oluşan bir alan, burada yapmış olduğumuz çalışmalarda nekropolün özellikle yoğun olarak M.S 2. yüzyılda, daha sonrasında 4. yüzyılda ve son olarak 6. yüzyılda yoğun olarak kullanım gördüğünü görmekteyiz.
Bu nekropoldeki erken dönem mezarlarının içerisinde daha sonraki dönemlerde de gömü yapılıyor ki, bu nüfusla alakalı bir durum. Hadrianoupolis’in nüfusuyla ilgili verilere baktığımız zaman 50 binin altında olmaması gerektiğini tahmin ediyoruz. Teritoryası çok geniş, yaklaşık 12 kilometrelik bir alanı etkisi altına almış bir kentten bahsediyoruz yerleşim anlamında.
Ekibimizle yapmış olduğumuz görüşmelerde, Hadrianoupolis’in ölü gömme geleneklerine bakmamız lazım. Bir nekropol kazısına başlarsak eğer Hadrianoupolis’in popülasyonu ve yoğunluğuyla alakalı bilgilere de sahip olacağımızı düşünerek bu yönde çalışmalara başladık. Bu noktada Stylos Alypius’un mezarını da bulmaya yönelik çalışmalarımız devam ediyor ve şu ana kadar ulaşamasak bile önemli bir kısa zaman içerisinde Stylos Alypius ile ilgili somut verilere ulaşacağımıza inanıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“Bölgenin tarihini aydınlatmasına yönelik veriler bizi şaşırtmaya devam ediyor”
“Hadrianoupolis sürprizleriyle her zaman bizi şaşırtmaya devam ediyor” diyen Çelikbaş, şu ifadelere yer verdi:
“Hadrianoupolis’i kazdıkça buluntulardan ziyade iç paflagonyanın bilinmeyen tarihini aydınlatmak bizleri çok şaşırtıyor. Hadrianoupolis çevresi ve iç paflagonyanın yerleşim döneminin ‘Erken Hellenistik’ dönemde başladığını düşünüyorduk, kaya mezarları da bize veriler veriyordu ama somut bir şekilde kazıların ortaya çıkardığı veriler bizleri daha erken dönemlere götürdü. Hadrianoupolis ve çevresinin düşündüğümüzden çok daha erken iskan edildiğini, yerleşim gördüğünü görmekteyiz. Kazısına 2018’de başladığımız ve devam ettiğimiz nekropolde mezar buluntularımız devam ediyor. Bunların içerisinde sikkeler var, ölü hediyeleri, kadına ait olduğunu düşündüğümüz mezar hediyeleri var.
Bunlar bu bölgede ilk olarak gördüğümüz şeyler, buluntularla daha önce karşılaşmadık. Aslında yapmış olduğumuz çalışmalarla küçük buluntular bularak şaşırtmaktan ziyade bölgenin tarihini aydınlatmasına yönelik veriler bizi şaşırtmaya devam ediyor.”
17 yılda yüzde 5’lik alan kazılabildi
2013 yılında arkeoloji radar yaptırdıklarını, yeraltındaki somut verileri görme şansına sahip olduklarını ifade eden Çelikbaş, “Şu ana kadar 17 yıllık kazılan bölümler Hadrianoupolis’in yüzde 5’i bile değil.
Hadrianoupolis’in tamamen ortaya çıkarılması kaç yüz yıl sürer bunu bilmemiz mümkün değil. Arkeolojik kazılar, sabır ve zaman isteyen uzun soluklu çalışmalardır. Bir arkeolog, arkeolojik bir kazı gerçekleştirirken sabırlı bir şekilde kazısına devam etmesi gerekiyor.
Ortaya çıkardığımız mimari yapıları koruyarak insanların hizmetine sunmamız gerekiyor. Bizim yaptığımız bir diğer çalışma da bu. Hadrianoupolis, bir mozaik kenti. Dolayısıyla bir antik kentteki mozaik yapıların yoğun olması koruma anlamında da projelerin acilen gerçekleştirmesini zorunlu kılıyor.
Hemen hemen her yapıda mozaiklere rastlamamız mümkün. Mozaiklerin ihtişamı insanları etkilemeye devam ediyor. Ancak koruma anlamında çok narin eserler, dolayısıyla ortaya çıkarıldıktan sonra korumaya alınması zorunlu” dedi.